Başrolünü Leonardo Dicaprio’nun canlandırdığı film 19. yy Amerika’sının zorlu koşullarında geçiyor. Gerçek olaylara dayanan hikayesiyle merak uyandırmasının yanı sıra yaşananları aktarmadaki kalitesiyle izleyiciyi koltuğa çiviliyor. Başına gelmeyen kalmayan Hugh Glass rolündeki Dicaprio, oyunculuğunun zirvesine çıkarak her şeyi en baştan yaşıyor.

Leonardo’nun her şeyi mümkün kılan büyüsünü ilk saniyesinden itibaren hissetmeye başlayacağınız filmde olayların gerçekleştiği iklimden çekim tekniklerine ve hatta nefes seslerine kadar her şey kusursuz bir sarmal oluşturuyor. Defalarca ölümden dönen Hugh Glass’ta vücut bulan oyuncu her sahneyi içselleştirerek izleyiciye aktarıyor. Mevsimler birbiri ardına geçip giderken değişen çevrenin doğal güzellikleri içinde kaybolmayı garanti eden filmde insanın yaşama tutunma dürtüsünün kuvvetini kavramak tam anlamıyla dehşet verici.

Şüphesiz ki gerçek hikayeden sapılan noktalar var fakat yapılan değişikliklerin tamamı o eski havayı yaşatmak adına, filmi izlerken öyle bir an geliyor ki Hugh Glass karşısında hiç kimse duramasın, yoluna kimse çıkmasın istiyorsunuz. Yönetmen ve tüm kamera arkası ekibin de en az oyuncular kadar zorluk çektiği filmin, stüdyo rahatlığından uzakta zorlu hava koşullarına inat hali büyüleyici.

Sinemanın sanatla buluştuğu noktada Leonardo Dicaprio’yu görmek şaşırtıcı olmasa da salon ışıkları yanıp da gerçek dünyaya dönünce bazı sahneler havada kalıyor. Filmi izledikten sonra üstünde düşünmeden günlük hayatınıza dönmeyi başarabildiğiniz taktirde tarifsiz bir keyifle gözünüzü kırpmadan son sahnesine kadar takip edeceğinizden emin olabilirsiniz. Orjinal ismi The Revenant olan filmde amansız kızıl derili beyaz çatışması konu edilirken söz konusu vicdan ve insanlık olduğunda ten rengi gibi yüzeysel bir konunun aslında hiçbir önemi olmadığı izleyiciye aktarılan mesajların başında geliyor.

Aile içindeki koparılamaz sevgi bağının insanı götürebileceği son noktayı izleyeceğiniz Diriliş baba oğul arasındaki ilişkinin hüzünlü tarafını gözler önüne seriyor. Bakış açısı ve zevke göre birçok farklı eleştiriye maruz kalan film 2015 yılının en çok konuşulan yapımı olarak yakın tarihteki yerini aldı. Baş yapıt sayılabilecek sayısız filmden sonra Leonardo Dicaprio’ya sonunda Oscar kazandıran Diriliş sıcak havalarda içinizi ferahlatacak atmosferiyle izlenmesi gereken  yapımlar arasında yer alıyor.

One Comment

  • Kenar Yazarı dedi ki:

    En sonunda Leonardo DiCaprio ya Oscar ödülünü getiren ve bu sebeple tarihe geçecek olan bir film. Uzun filmleri aslında seven birisi değilim ama başrolde Leonardo DiCaprio oynadığı için hiç düşünmeden karşısına oturup izlemiştim. Özellikle ormanda ayı ile mücadelenin gerçekleştiği sahneden çok etkilenmiştim.

    Gerek konusu gerekse oyuncu kadrosu ile baştan aşağıya nesillerce izlenebilecek bir başyapıt olduğunu söyleyebilirim. Bundan 10 yıl sonra da açıp tekrardan izlenebilecek bir film. Gerçekten Leonardo DiCaprio’nun Oscar ödülünü yıllarca hakettiğini düşünüyordum. Sürekli talihsizlikler adamın yakasını bırakmadığı için hiç Oscar ödülü alamamıştı. Bu filmle birlikte ödül almış olmasına ayrıca sevindim diyebilirim.

    Blogunuzda yayınladığınız filmler gerçekten birbirinden güzel ve seçmece bir özenle hazırlanmış ve okuyucuya güzel bir anlatımla sunulmuş. Sizlere teşekkür ediyorum.

Leave a Reply