THE LAST SHIP
Yüzlerce varyasyonu olmasına rağmen asla bayatlamayan yegane konu; bütün dünyayı ele geçiren korkunç virüs ve ona karşı amansız savaşan bir grup koca yürekli insan! Distribütörlüğünü Warner Bros’un üstlendiği TNT dizisi The Last Ship güçlü oyuncu kadrosunun yanı sıra çekim kalitesiyle göz dolduran dizilerin başında geliyor. Mısır’da başlayıp bütün dünyaya yayılan kızıl gripten habersiz Nathan James mürettebatı bildikleri üzere kuşlarla ilgili araştırma yapan iki doktoru korumakla sorumludur. Kutuplara gittikleri sırada rusların saldırısına uğramalarıyla her şey bir anda değişir.
Esir alınan rus askeri kaptan Tom Chandler’a tedaviden bahseder ve Dr. Rachel Scott kızıl gripten bahsetmek zorunda kalır. Aylar süren görevden sonra eve geri dönme hayali kuran mürettebata, dünyanın %80’ini kasıp kavuran virüsü anlatma görevi Chandler’a düşer. Gerçeklerin ortaya çıkmasının ardından asıl macera başlar ve gemide kurulan laboratuvarda virüs tedavisini bulmaya çalışan Dr. Scott’u korumak bütün mürettebatın en büyük önceliği haline gelir. Tedaviye yaklaştıkça düşmanları artan Nathan James askerleri maceradan maceraya koşmaya, ölümden dönmeye devam eder.
3. sezon finalini yapan The Last Ship’in hikayesi böylece sürüp gidiyor. Elbette ki yukarıdakiler olanların çok yüzeysel suya sabuna dokunmadan anlatılmış hali. Her dizide olduğu gibi burada da kolay kolay ölmeyecek, dokuz canlı karakterler mevcut ama çekirdek kadro dışındakilere çok bağlanmanızı tavsiye etmiyorum çünkü akıl almaz bir hızla ölüveriyorlar. İtiraf etmem gerekirse birkaç sahnesinde ağladım, elle tutulacak kadar net bir şekilde Amerika propagandası yapılsa da dizideki kadar mert bir bağlılık imkansız olmadığından ağladım. Kurmaca hikayelerdeki kadar insan olamamıza ağladım ama daha çok kurmaca hikayede dahi dünya barışının ol(a)mamasına ağladım.
Duygusallığı bir kenara bırakıp dizi gerçeklerine dönecek olursak gerçek bir savaş gemisinde çekimi gerçekleşen The Last Ship ikna ediciliğini muhtemelen buradan alıyor. Ve fakat X-men, Grey’s Anatomy, Married with Children, Las Vegas, Nip/Tuck, Chuck, CSI: NY, White Collar gibi muhteşem dizi ve filmlerden aşina olduğumuz muhteşem oyuncu kadrosunun asıl faktör olduğunu unutmamak lazım. Kadın karakterlerin arka plana atılmak yerine kimi zaman iyi kimi zaman kötü güç olarak karşımıza çıktığı dizide kadının fendi defalarca erkeği yeniyor. Üçüncü sezona geçtiğinizde bu dediğimi hatırlayacaksınız. Üç sezonluk dizi hakkında üç saatlik yazmadan önce sizleri fragmanla baş başa bırakıyorum, iyi seyirler.