Tramvaydayız, çıplak ayaklı çingene çocukları evlere şenlik çocuk kahkahalarıyla tramvayda yaramazlık yapıyor. Kahkahalar atarak tramvaydaki demirlere tırmanmalarını izlerken kendi çocukluğum geçiyor aklımdan.

Mutluluğumuz uzun sürmüyor çünkü tramvaydakiler çocuklardan rahatsız, mırıltıyla başlayan söylenmeler lanlı lunlu azarlamalara dönüşüyor ve o an farkediyorum tramvaydakilerin çocuklara tiksintiyle bakışını. İnsanı insan diye sevmeyi bilmedikleri gibi çocuğu çocuk diye sevmeyi de bilmiyorlar.

Çıplak ayaklarına bakıyorlar, yırtık kıyafetlerine, kirli saçlarına ama hiçbiri masum ifadelerini görmüyor. Minicik bedenlerinin tedirgin duruşunu, gözlerindeki korkuyu görmüyorlar. Çünkü onlar çocuk değil küçük çingeneler o kadar. Çocuklara bağırmakla yetinmeyip üstlerine yürüyen yaşlıca adam hıncını alamayıp tokatlamaya kalkıyor ve dehşet içinde engel oluyoruz. Araya girmemize sinirleniyor adam bize neymiş ki o sahipsiz üç harflilerden? Önümüze alıyoruz çocukları ve bizimle birlikte iniyorlar tramvaydan. Tekrar çocukluğum geliyor gözümün önüne, onlardan çok daha yaramaz ve haşarı geçen çocukluğum. Annem yanımda diye mi tokatlanacak değil de sevimli geliyordum insanlara? Yoksa annemin özenle giydirdiği kıyafetlerden mi? Belki de tertemiz saçlarımdan?

çingene

Bundan birkaç hafta sonra komedi filmi tavsiyesi istediğim arkadaşlarımdan biri Kör Nokta’yı öneriyor ve işte buradayız. Filmde avrupa ülkelerinin çingenesi siyahilerden bir çocuk başrolde. Hayatı karışık öyle ki yaşı, eğitim geçmişi tam olarak bilinemiyor. Annesi uyuşturucu bağımlısı, babası doğumundan bir hafta sonra terk edip gitmiş.

Haline acıyıp evine alan ailenin babası, kendi oğlunun koleje gidebilmesi için onu yem olarak yanında götürüyor ve bir süre sonra evde fazlalık görülüyor. Bütün mal varlığı üstündeki pantolon, üstündeki tişört, yıpranmış ayakkabıları ve poşette taşıdığı ikinci tişörtü. Mevsimlerden kış hava soğuk ve kalbi kendinden iri kıyım Koca Mike sokakta.

big mike

İşte tam da bu sırada Sandra Bullock son model arabalarından atlayıp Micheal’ı evlerine gitmeye ikna ediyor. Bundan sonrası yağmur sonrası çimen kokusunu solumak gibi. Umutsuz vaka görülen Mike duyarlı bir öğretmen sayesinde yeni sınav yöntemiyle notlarını yükseltiyor. Okulun futbol takımına giriyor ve elbette ki bütün bunların ardında anne şefkati var. Leigh Anne Tuohy karakteriyle karşımıza çıkan Sandra Bullock filmdeki kusursuz anne rolüyle Oscar kazandı bir de kalbimi.

sandra bullock

Filmde geçenler gerçek hayattan uyarlama yani ki gerçekten de Micheal Oher diye biri var ve anlatılanlar yaşadıklarının yalnızca birkaç yılı. Bir çocuğun kalbini kazanmanın mucizevi sonuçlarına şahit olacağınız içinizi ısıtacak arada da ağlatacak mis gibi anne kokan bir film. Çocukların ne olursa olsun çocuk olduğunu, dokunulmazlığın aileden değil çocukluktan geldiğini unutmamak ve unutturmamak için izleyin izletin.

Leave a Reply